Gezelim Bilelim

Cannes Gezilecek yerler Rehberi





Cote d’Azur turumuzdaki yeni durağımız her yıl yapılan film festivali ile ünlü Cannes. Festivaliyle olduğu kadar lüks mağazaları ve kalabalık kumsalları ile de ünlü olan Cannes’e 1 tam gün ayırdık. Gelin beraber bu sosyetik şehri koca bir günde beraber keşfedelim.

Cannes’e Nasıl Gidilir?

Cannes ve diğer Cote d’Azur şehirlerine nasıl gidileceğine dair hazırladığımız çok ayrıntılı rehbere mutlaka göz atın, tüm ayrıntıları Cote d’Azur Ulaşım Rehberi‘nde detaylıca anlattık.

Cannes’de Nerede Kalınır?

Baştan şunu söylemeliyim ki, Cannes konaklamak için doğru bir adres değil. Sebebine gelince, Cannes oldukça küçük bir şehir. Burada konaklamak yerine Nice’de konaklamak size birçok açıdan avantaj sağlayacaktır. Hem Cannes’e göre daha da uygun fiyatlı seçenekler olduğu için sizin avantajınıza olacaktır.

Ama yok ben illa Cannes’de de kalacağım diyorsanız, valizinizin olacağını ve diğer Cote d’Azur şehirlerini gezeceğinizi farz ederek, Merkez Tren İstasyonu’na yakın bir otelde konaklamanızı tavsiye edeceğim. İbis Cannes Center tren garına yürüme mesafesinde ve oldukça güvenilir ve uygun fiyatlı bir seçenek.

Cannes Gezilecek Yerler

Aslına bakacak olursanız, belli başlı yerler dışında Cannes gezilecek yerler konusunda biraz kısır. Özellikle eski şehir tarafı oldukça küçük ve 2 saatte gezilebilecek bir güzergah.

Güzel bir rota çıkarıp verimli gezebilmek için öncelikle Cannes’i ikiye ayırmamız gerekiyor.

Eski Şehir Tarafı – Yeni Şehir Tarafı

Sol tarafta kalan kısım Le Suquet eski şehir tarafı, sağ taraf ise ünlü mağazaların ve sosyetenin ağırlıkta olduğu bölgeler. Tam Le Vieux Port (Eski Liman) bulunduğu yerde ise ünlü Cannes Film Festivali’nin yapıldığı bina yer alıyor.

Cannes’da trenden indikten sonra direkt olarak Gar’dan sahil istikametine doğru iniyor ve ilk olarak ünlü Cannes Casinosu’na ulaşıyoruz. Monte Carlo’da olduğu gibi canlı ve lüks arabalarla dolu bir casino beklemeyin, biraz daha sadece ve Monte Carlo’ya göre daha orta kesime hitap eden bir casino karşılıyor bizi.

Casinoyu solumuza alıp denize doğru devam ettiğimizde ise Cannes’ın Vieux Port‘una ulaşmış oluyoruz. Cannes’ın Limanı gerçekten görülmeye değer, belkide şimdiye kadar hiç görmediğiniz lükslükte tekneleri barındırıyor bünyesinde.

Gözümüz Türk Bandıralı bir tekne aradı ama malesef görmek mümkün olmadı.

Marina’nın sonuna doğru devam edince, insanların deniz kenarında kayaların üstünde oturup sohbet ettiğini ve marketlerden aldıkları meşrubatları içtiklerine şahit oluyoruz. Bizde bunu fırsat bilip biraz yorgunluk atalım diye 10 dakikalık çay kahve molası verdik.

Uzak Doğulu dosylarımızın herkesin aksine denize arkalarını dönmeleri oldukça manidar…

Marina’yı gezdikten sonra rotamızı Vieux Cannes’a (Eski Şehir) doğru çeviriyoruz. Limanın hemen bittiği yerde Le Suquet adı verilen bölgede yer alan Eski Cannes aşağıda resmini göreceğiniz tepenin üzerinde yer alıyor.

Eski Liman’dan Eski Cannes’in görüntüsü gerçekten muhteşem. Fakat tepeye çıkmak için karşımıza çıkan yokuş bir okadar çileli..

Yokuşun başladığı yere geldiğimizde Cannes Otogarı çıkıyor karşımıza.Bu otogarın özelliği duvarına çizilmiş olan güzel sanatsal resimler. Zaten bu resimler olmasa gayet soğuk bir yapı olurdu desek yeridir.

Otogar’ın resmini de çektikten sonra yokuşu tırmanmak için yola koyuluyoruz.

Aslında yokuşu çıkmaya başlayınca yavaş yavaş hoşumuza gitmeye başladı çünkü Cannes’ın tarihi bölgelerine girdiğimizi renkli ve eski evleri gördüğümüzde anlamaya başladık. Yokuşta bize eşlik eden tarihi evler gerçekten oldukça etkileyiciydi.

Yokuşu başarıyla tamamladıktan sonra, Liman’dan gözüken Tour du Suquet (Tarihi Saat Kulesi) ve Eglise Notre Dame d’Esperance bizi yukarıda karşılıyor.

Saat Kulesi ve kilise 16. YY’dan bu yana günümüze oldukça iyi korunarak gelmişler.

Kilisenin Bahçesi’nde tadilat olduğu için fotoğraflarımızda yer veremedik zira tam bir inşaat alanıydı. Fakat ücretsiz olan bu kilisenin içine girmeden de gitmek istemedik.

Sizleri de bu keyiften yoksun bırakmak olmaz tabiki;

Avrupa’daki diğer kiliselere göre Güney Fransa’daki kiliseler oldukça sönük. Özellikle İspanya ve İtalya’daki kiliselerden sonra pek bir anlam ifade etmiyor açıkcası…

Bu arada, Cannes’ın en güzel manzarasını bu kilisenin bahçesindeki surların arkasından çekebilirsiniz. Tabi selfie çubuklu uzakdoğulu dostlarımızdan size sıra gelirse.

Ufak çaplı bir itiş kakıştan sonra kendimize bir yer bulmayı başardık ve bu güzel manzarayı fotoğrafladık.

Hatta size ufak da bir kıyak yapıp, fotoğraflamakla kalmayıp videosunu da Cote d’Azur’dan sizler için Türkiye’ye getiriyor ve buraya bırakıyoruz.

 

Videomuzdan sonra, hemen Kilise’nin arkasında yer alan Musee de la Castre(Kale Müzesi)’ye doğru ilerliyoruz. Kapısına geldiğimizde gördüğümüz 9.2€ luk ücret levhasından sonra kıvrak bir hamleyle geri dönüp en azından kapısında duran tarihi mermer bank’ı resimleyip sonra şehir merkezine rotamızı çeviriyoruz.

Resmimizi de çektikten sonra artık sosyeteye karışmanın zamanı gelmişti. Rotamızı yeni Cannes tarafına çevirdik ve geldiğimiz yoldan geri dönüşe başladık. Geri dönüşümüzde yokuşu inmenin verdiği mutlulukla videomuzu çekmeyi de ihmal etmedik.

 

Yokuşu inip yeni Cannes tarafına giderken hemen sol tarafta güzel cafeler ve restoranlar mevcut. Buradaki restoranlar, Marina ve Liman’da yer alan restoranlara göre nispeten daha uygun fiyatlı. La Piazza  adındaki restoran 14€‘ya iki kişinin rahatlıkla doyabileceği güzel menüler sunuyor. Karnınız acıktıysa buradaki herhangi bir cafede soluklanıp yemeğinizi yiyebilirsiniz. Aynı zamanda ayaküstü atıştırmak için Mc Donalds’da mevcut.

Biraz ilerledikten sonra güzel bir meydana geliyoruz, meydanda Mairie de Cannes adında oldukça güzel mimarili bir bina bizi karşılıyor. Burada düğünler ve önemli toplantılar gerçekleşiyormuş. Özellikle Hollywood yıldızları burada düğünlerini yapıyorlarmış.
 
 
Meydan’da ayrıca güzel de bir heykel yer alıyor, fotoğraflamadan geçmeyiniz
 
 
Bu arada Fransa’nın Güneyi’nde aşağıda resmini gördüğünüz heykel gibi ağaçlar hemen hemen her yerde göze çarpıyor. 
 
 
Evet şimdi hepinizin merakla beklediği yeni Cannes’a doğru yürüdüğümüzde ilk olarak karşımıza Cannes Film Festivali’nin yapıldığı bina çıkıyor. Biz tarihi ve gösterişli bir bina beklerken, hiçbirşeye benzemeyen bir beton yığını ile karşılatık. Sanırım teknolojik donanımından dolayı bu binayı seçmişler, başka bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum.
İşte Palais des Festivals (Festival Binası) ve Hollywood Yıldızları’nın üzerinde yürüdüğü kırmızı halı.
 
 
Festival Binası’nın hemen yanında bir Tourism Office bulunuyor. Buradan Cannes ile ilgili kataloglar ve haritaları ücretsiz alabilirsiniz. Bu Tourism Office aynı zamanda oldukça büyük de bir hediyelik eşya mağazası. Fiyatları biraz pahalı fakat çok güzel hediyelik eşyalar var. 
Festival binasının etrafında ünlülerin el izlerini bıraktıkları kaldırım taşları mevcut. Biz de tabiki hayranı olduğumuz Sylvester Stallone‘nin elini bulup resimledik. Ayağımın boyundan yola çıkarak kendisinin devasa elini hesaplayabilirsiniz.
 
 
Denizi sağ tarafımıza alacak şekilde sahil boyu ilerlemeye devam ediyoruz. Deniz tarafında birbirinden güzel beach clublar ve onların arasında da ücretsiz denize girebileceğiniz halk plajı bulunuyor. Halk plajında piknik yapanlardan tutun da break dans yapan insanlara kadar bir çok ilginç tiple karşılaşabiliyorsunuz.
Aynı zamanda çocuklar içinde oldukça güzel bir lunapark mevcut.
 
 

Cannes’ın plaja Cote d’Azur’un doğusuna göre oldukça güzel. Tamamen kum olan plajında havlunuzu yere serip rahatlıkla denize girebilirsiniz.
 

 

Yürüyüşümüze devam ederken, bu güzel ambiyansı ve doğayı size daha iyi yansıtabilmek adına bir video daha çektim, bir göz atmanızı tavsiye ederim.
 

Sahildeki beach clublarda ortalama 30€ gibi bir rakama bir içecek, şezlong ve şemsiye sahibi olabilirsiniz. Evet, biraz pahalı…

Bu yürüdüğümüz Bulvar’ın adı Boulevard de la Croisette. Bulvarın sonuna kadar yürürseniz Pointe Croisette adı verilen bölgeye ulaşıyorsunuz, burada da yeni marina var. Fakat çok fazla bir özelliği olmayan bu bölgeye boşuna yürüyüp kendinizi yormamanızı tavsiye ederim.

Croisette bulvarı boyunca bir çok lüks otel sahil şeridinde yer almakta. Bu otellerden en gözdesi kuşkusuz Carlton Otel.




Bulvarın ve diğer otellerin resimleri de aşağıda sizleri bekliyor.
 
 
 
 
 
 
Hemen hemen tüm bu otellerin altında Chloe, Hermes, Dior, D&G gibi ünlü designerların mağazaları yer alıyor.
Aynı zamanda bir de Armani Cafe var ki gerçekten sadece oturup kahve bile içseniz, Cannes’ın havasını size en iyi burası hissettirebilir diye düşünüyorum.
 
 
Bulvardan iç kısıma doğru devam ettiğinizde, kalite bir miktar daha düşecek ve dükkanlar daha alınabilir seviyelere inecek. Bu caddenin adı ise Rue d’Antibes. Touloun’a kadar uzanan bu cadde eskiden krallar yolu olarak adlandırılır ve krallar bu yol üzerinden seyahat ederlermiş.
Bu cadde sahil şeridine göre biraz daha sıcak bir cadde, çok daha uygun fiyatlı cafeler ve mağazalar mevcut.
 
 
 
 
Bu caddede ufak çaplı alışveriş merkezleri de mevcut. Alışveriş merkezlerinden takdir edersiniz ki alışveriş yapmak pek de mümkün değil zira fiyatlar oldukça pahalı. 
Alışveriş merkezinden olağan dükkan manzaralarından birini sizle paylaşmak istiyorum.
 
 
Eğer Cannes’da vaktiniz bol ise, size alternatif bir rota daha vereceğim, Ile Sainte Marguerite adı verilen ada hemen Cannes’a 15dk uzaklıkta bir doğa harikası rota.
Hemen eski Liman’ın sonunda buraya kalkan tekneler ile 13.5€ karşılığında yarım saatte bir kalkan teknelerle gidiş dönüş biletinizi alıp adayı turlayabilirsiniz.
 
 
Bu tarz evlerle çevrili bir meydanın olduğu Ada’da aynı zamanda Demir Maskeli Adam‘ın da tutsak edildiği bir hapishane yer alıyor. Bizim okadar vaktimiz olmadığı için malesef zindanı ziyaret edemedik.
 
 
Bundan sonrası Cannes’ın sokaklarında dolaşıp, yerel ve lüks mağazaları keyfinizce gezmek ve değişik yerler keşfetmek sizin yaratıcılığınıza kalmış.
Cannes’da Nerede Ne Yenir? Cannes Restoran Tavsiyeleri
Restoran önerilerimizi pahalıdan ucuza doğru sıralıyorum. Pahalı olanı akşam yemeğinde, diğerlerini ise öğle yemeğinde tercih edebilirsiniz. Ya da siz bilirsiniz isterseniz sabah öğle akşam en ucuzunu tercih edin 🙂
 

Grill & Wines: Fransız Mutfağını oldukça iyi temsil eden bir restoran. Fiyatlar Cannes genelinde olduğu gibi pahalı fakat fiyat/performans açısından diğerlerinden bir tık önde olduğu ve denediğim için bu restoranı öneriyorum. Başlangıçlar 15-25€ ana yemekler ise 23-60€ aralığında seyrediyor. Özellikle kaburgası meşhur. 2 Kaburga 4 bira için ödediğimiz bedel 90€.  Mutlaka rezervasyon gerekiyor, turistlerden ziyade yerli halk çokca tercih ediyor.
 

Caffe Roma: Zaten mutlaka önünden geçeceksiniz. Oldukça güzel bir İtalyan/Fransız mutfağı karışımı restoran. Fiyatları orta halli. Doyurucu ana yemekler 15-25€ arasında değişiyor. Deniz ürünleri özellikle gayet güzel. Karides tabağı 19€. Öğle yemeği için ideal.
 

Philcat: Burası ayaküstü bir büfe. Özellikle yerel halk tarafından çok tercih ediliyor. Fiyatlar çok uygun. Fakat seçenekler restoranlara göre kısıtlı. Pizza, makarna, salata, sandviç gibi seçeneklerden birini seçebilirsiniz. İster buradan alıp denize karşı bir banka oturup yiyebilir, isterseniz bistro masalarında oturabilirsiniz. Hemen Eski limanın önünde yer alıyor. Zaten önü genelde kalabalık dikkatinizi çekecektir. 6-10€ ya içeceğiniz ile beraber karnınızı doyurabilirsiniz. Özellikle Cannes’de yarım gün geçirecekler için ideal bir seçenek.
 

Son Yorumlar…
Şahsi fikirlerimi soracak olursanız, Cannes güzel bir şehir fakat, maksimum 1 günden fazla Cannes’e ayırmak diğer Cote d’Azur şehirlerine büyük haksızlık olacaktır. Bu sebeple tatilinizin uzunluğuna göre, yarım gün ya da bir gününüzü Cannes’e ayırmanızı tavsiye ediyorum. Fazlası gerçekten pişmanlık olacaktır.
 

Ama ne olursa olsun eğer Güney Fransa’ya gidiyorsanız ünlü Cannes’i görmeniz gerekir aksi halde içinize dert olacak ve büyük pişmanlıkla geri dönüp keşke gitseydim diyeceksiniz.
Eğer hiç vaktiniz yoksa, en azından eski limandan kalkan Petit Train adı verilen trenlerle 40 dakikalık bir panaromik şehir turu atmanızı tavsiye ediyorum. Cannes’i görmeden döndüm demezsiniz.
 

Şimdiden size Cote d’Azur’da iyi tatiller…

Bu Yazıyı Paylaş: Share on Facebook
Facebook
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin