Gezelim Bilelim

Köln Gezilecek Yerler Rehberi

Ankara’dan direkt uçuş olmasa belki de hiç aklıma gelmeyecek bir şehir olan Köln’ü çok uygun fiyatlara bilet bulmam sebebiyle bir hafta sonu ziyaret etme kararı aldım.

Cuma akşamı saat 22:00’da Ankara’dan direkt uçuşla yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuğun ardından Köln Havalimanı’na ulaştık ve bu maceramız Pazar günü resmi olarak dönüş yolculuğuna çıkmamızla beraber sona erdi. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, 2 tam gün Köln için gayet yeterli bir süre…

Şimdi dilerseniz Havalimanı’na inişten itibaren neler yaşadık ve sizlere neler önerebiliriz bir göz atalım;

Köln Havalimanı’ndan Şehir Merkezine Nasıl Gidilir?

Gözünüzde bu ulaşımı büyütmenize ya da taksi kullanmanıza kesinlikle gerek yok çünkü çok uygun fiyata rahatlıkla havalimanı’nın içinden çıkmadan ulaşabileceğiniz trenler vasıtasıyla, 15 dakika gibi kısa bir süre içinde Köln’e ulaşım sağlayabilirsiniz. Tercih etmeniz gereken hatlar S19 ve RB27. Tren saatlerini görmek için buraya Tıklayın

Köln’de Nerede Kalınır?

Evet uçaktan indik şehire de geldik, peki nerede kalmalıyız?

Hemen hemen çoğu Avrupa ülkesinde bildiğiniz üzere Tren Garı şehrin en merkezi noktalarından birinde yer alır, bu sebeple hem trenden indikten sonra çok yürümeden bavullarımızı otelimize bırakabilmek, hem de temiz bir muhit olması sebebiyle Wyndham Köln otelini tercih ettik. Wyhndham tam olarak tren garından çıkar çıkmaz karşınıza çıkacak Fiyat/performans olarak 10 numara bir otel. İki kişi gecelik 88 euro’ya konakladığımız Wyndham Otel bilinen ve güvenli bir otel zinciri olduğu için hemen hemen oteldeki herşey bizi fazlasıyla tatmin etti. Tercihinizi bu otelden yana kullanmanızı şiddetle tavsiye eder, hem çevre şehirlere de ulaşım sağlayacaksanız, otelden çıkıp hemen tren garının dibindeki Yorma’s adındaki butik sandwichçi’de dilediğinizce kahvaltınızı edip yola çıkabilirsiniz.

Köln Gezilecek yerler

Köln Haritası’na kuş bakışı baktığımızda aslında ilgi çekici caddeleri kırmızı ile işaretlemeye çalıştım. Bunlardan başlıca en önemlileri;

Hohe Straße

Mühlengasse

Ludwig Straße

Özellikle alışveriş merakınız varsa tüm ünlü markaları ve yerel Alman Butik markalarını “HoHe” caddesi üzerinde bulabilirsiniz. Bu arada her ülkeye giderken bilinmesi gereken bazı kelimelerin başında sokak anlamına gelen “Straße” geliyor.

Özellikle Köln’e kışın gidiyorsanız çok sıkı giyinmenizi öneririm, zira nehir şehrin tam ortasından geçtiği için oldukça nemli ve soğuk bir hava oluyor.

Biz şehrin hemen hemen her köşesini yürüyerek keşfettik diyebilirim, siz de rahatlıkla gecenin geç saatlerinde bile yürüyerek şehri gezebilirsiniz, oldukça güvenli bir şehir. Gerçi başınıza birşey gelecek olsa bile imdat diye bağırsanız, Türk nüfusu oldukça kalabalık olduğu için hemen yardıma koşacak yüzlerce kişi bulabilirsiniz 🙂

Köln deyince akla ilk gelen yapılardan en önemlisi Köln Katedrali (Köln Dom).

Köln Katedrali,  katolik bir katedral olup, 1248 yılında yapımına başlanan katedralin yapımı tam 632 yıl sürmüş ve 1880 yılında hizmete açılmıştır. Gerçekten görülmeye değer bir katedral ve giriş ücretsiz.

Oldukça heybetli bir görüntüye sahip olan katedrali kadraja sokmak neredeyse imkansız, o kadar büyük ki…

Katedrali bir de gece ışıklandırmalarıyla beraber görmenizi tavsiye ederim…

Dilerseniz bir de içine göz atalım;

Katedralin içini gezerken dilerseniz ücretli turlar ile katedralin alt kısmına inip ilk inşa edildiğindeki tarihi kalıntıları görebilir ve rehberlerden detaylı bilgi alabilirsiniz.

Katedralden çıktan sonra girişin tam yan tarafına doğru ilerlerseniz, hediye dükkanının içinden katedralin kulesine çıkmak için bilet alıp Köln’ü kuş bakışı görme fırsatını elde edebilirsiniz.

(Merdivenlerin inişinden ufak bir manzara)

Yalnız şimdiden uyarıyorum tam tamına 530 basamak çıkarak ulaşılan en tepeye noktaya çıkıp geri dönmek için minimum 1 saatinizi ayırmanız ve sağlam bir ciğer ve buna ek olarak iki tane de çok sağlam bacak kası gerekmekte. Zira kan ter içinde tepeye çıkıyorsunuz fakat buna fazlasıyla deyiyor. Bu arada unutmadan kuleye çıkmak 3 Euro.

Katedralden ayrıldıktan sonra yine kendimizi sokaklara vuruyoruz ve karnımızın acıktığını hissediyoruz. Daha önceden araştırdığımız bir restoran olan “Früh am Dom” imdadımıza yetişiyor.

Almanların yemek kültürlerini fazlasıyla yansıtan bu restoran oldukça eski ve popüler bir restoran. Bina’nın içine girdiğinizde gerçekten ambiyans sizi fazlasıyla etkiliyor. Oda oda farklı bölmelere sahip bu restoranda bulduğunuz yere oturmanızı tavsiye ederim aksi takdirde boş bir masa bulma şansınız çok düşük. Biz tatlı bir ailenin yanına sığışıp yemeğimizi yemiş ve biramızı yudumlamıştık.

Früh am Dom’da ünlü Früh Birası’nın yanı sıra yemek önerilerimiz Tabiki Normal veya Viyana Usulü Şinitzel. Ayrıca Muhteşem sosislerini de mutlaka denemenizi öneririm muhteşem lezzetli yemekleri var.

Fiyatlar nasıl derseniz tabiki sizin için hesabın resmini de çektik;

Biralar ise Köln’de hemen her yerde 3 Euro

Yemeğimizi yedikten ve karnımızı doyurduktan sonra biraz hediyelik eşya bakmak ve Köln’ün meşhur “Kolonya” sından almak için 4711 Mağazasına doğru yola koyuluyoruz.

Eğer Köln’den eşinize dostunuza ufak bir hatıra götürmek isterseniz en önemli hediyelik eşyalarından biri No:4711 Kolonyası. Evet biraz tuzlu 50ml (19 Euro) ama gerçekten muhteşem bir kokusu var. Aynı zamanda ünlü Tabac marka kolonyaları da bu mağazada bulabilirsiniz.

Şimdi dilerseniz gelin şehrin fotoğraflarına biraz göz atalım, günlük yaşam hakkında daha güzel fikir edinebiliriz.

Yolda geçerken biraz da tatlı atıştırmalık isterseniz her daim dolu olan ve popüler mekanlarından biri Cafe Konfiserie Fromme gerçekten tadını damağınızda bırakabilecek tatlılara sahip bir mekan şiddetle denemenizi tavsiye ediyorum.

Sürekli yemekten ve içmekten bahsediyoruz fakat yine çok güzel bir Brauhaus yani Bira evi önereceğim size. Özellikle akşam yemeğinde tercih edebileceğiniz oldukça eski ve güzel bir restoran tıpkı Früh gibi burayı da listenizin en üst sıratlarına almanızı tavsiye ediyorum.
Burada da öncelikli tercihinizin Şinitzel ya da Sosis olmasını öneririm. Bu arada çok da güzel salatalar geliyor Sinitzel’in yanında , bu sebeple ekstra salata söylemenize de gerek kalmıyor.

Yine dışı kadar içi de güzel bir mekanla baş başayız. Fakat mutlaka bir kaç gün önceden rezervasyon yapmanızı tavsiye ederim aksi takdirde sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz.

Fiyatları merak ettiğinizi duyar gibiyim hemen hesabın resmine geçelim.

Akşam yemeğimizi de yediğimize göre artık Köln’e has gece hayatına hızlı bir dallış yapma şansını elde edebileceğimizi düşünüyorum.

İlk Durağımız Papa Joe’s Jazz Bar.

Eğer Jazz müzik seviyorsanız, yaşlı virtüöz amcaların keyifli bir jazz müziği yaptığı bu mekana mutlaka uğramanızı öneririm. Jazz sevmiyorsanız bile mekan oldukça ilginizi çekecektir zira herkez çok neşeli ve rahat bir mekan.

Halkın içine karışalım Almanlar nasıl bağıra çağıra dans ederek eğleniyor görelim diyorsanız da ünlü Kulisse Bar’a gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Yine biralar her yerde olduğu gibi ufacık bardağa göre çok pahalı fakat gerçekten çok eğlenceli bir mekan. Kendinizi bir kostüm partisinde hissedebilirsiniz.

Eğer saray gezmeyi seviyorsanız şimdi sizler için müthiş bir öneri geliyor; Brühl Sarayı

Köln’den trenle yaklaşık 20 dakika da gidilebilen bu muazzam sarayı ne yapıp edip yarım gün ayırmanızı öneriyorum. “RB 48 ve RE 5” trenlerini kullanarak Brühl Sarayı’na kolayca ulaşabilirsiniz.

18. yüzyılın başında Köln Baş psikoposu  Wittelsbach ailesinden Bavyeralı Clemens August tarafından yaptırılmıştır. Rönesans İtalya’sını fazlasıyla yansıtmakta olan bu sarayda bir Wittelsbach ailesi o kadar güzel resimler çizdirmiş ve mermerleri o kadar güzel dizayn ettirmişler ki ağzı açık bir şekilde sarayı geziyorsunuz.

Saraya giriş yetişkinler için 9 Euro fakat öğrenci kimliğiniz varsa 5 Euro gibi uygun bir ücrete sarayı gezebiliyorsunuz. Bu ücretin içine rehberlik dahil fakat malesef rehberlik hizmeti Almanca yapılıyor. Eğer ingilizceniz varsa Audio Guide (5 euro) alarak kulaklıkla dinleyebilirsiniz ve rehberi arada durdurup sorularınız varsa sorabilirsiniz.

Normalde içeride resim çekmek yasak fakat tabiki Türk aklı burada da çalıştı ve rehber oda değiştirir değiştirmez deklanşörlere basıldı. Şimdi sizlere biraz da Brühl Sarayı’nın iç atmosferini göstermeye çalışayım.

Muhteşem bahçeleri ve yaklaşık 3 km uzaktaki Av köşkü de görülmeye değer yapıları arasında.

Brühl zaten başlı başına oldukça güzel bir bölge, gelmişken vaktiniz varsa çevreyi gezebilir ve buradan da güzel anılarla ayrılabilirsiniz.

Ben şahsen Köln’ü çok sevdim, bir daha gelir misin derseniz belki gelmem ama 1 defa da olsa gördüğüme asla pişman değilim ve çok keyifli bir hafta sonu geçirdim. Size önerim sıkıştırmamak için 3 günlük bir süreyi kendinize tanımanız ve Köln’ün tadını doyasıya çıkarmanız.

Herhangi bir sorunuz olursa her zaman yazabilirsiniz. Şimdiden keyifli gezmeler.

 

Bu Yazıyı Paylaş: Share on Facebook
Facebook
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin