Gezelim Bilelim

Lviv Gezilecek Yerler ve Gece Hayatı

Ukrayna’nın Polonya sınırında bulunan küçük ama muhteşem şehri Lviv’de 4 gün geçirdik. Bu 4 gün boyunca tabiri caizse ayak basmadık yer, girip çıkmadık mekan bırakmadık. Bu 4 günü nokta atışlar yaparak sizler için özetleyip, size vakit kazandırmak amacıyla özetlemek isterim.

Şunu unutmayın ki, Lviv’de yapacağınız tatilin birebir aynısını Türkiye’de yapmaya kalksanız en az 3 katı daha çok para harcamak durumunda kalacaksınız. Lviv herşeyiyle gerçekten çok ucuz bir şehir, Özellikle yaşamsal ihtiyaçlar, yemek , toplu taşıma, konaklama, ile tam bir tatil cenneti diyebiliriz.

Lviv’e sadece İstanbul’dan direkt uçuş bulunmakta, yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk sonunda Lviv’e inebiliyorsunuz. Oldukça küçük ve kompakt bir havalimanı var Lviv’in. Duty Free’de bu bağlamda oldukça küçük ama aradığınızı rahatlıkla bulabiliyorsunuz.

Eğer Lviv’e ilk defa gidiyorsanız mutlaka ve mutlaka cinsiyet ayrımı yapılmaksızın sizi sorgu odasına alacaklar. Neden geldiğinizi, kaç gün kalacağınızı , nerede kalacağınızı ve dönüşünüzdeki uçak ile ilgili evrakları isteyecekler. Aynı zamanda parmak izinizi alıp, yanınızdaki parayı görmek isteyecekler.

Bu işlemi tüm Türklere yapıyorlar, bunun sebebini ise orada öğrendik ki, 2 tane Türk Lviv’e girdikten sonra Polonya’ya kaçmaya çalışıp sınırda yakalanmışlar. Bu durumdan beri malesef Türklere bu muamele yapılmakta. Eğer aktif bir Schengen vizeniz var ise, benim gibi bu durumdan kurtulabiliyorsunuz. Schengen vizesi olanlar dışında herkes bu durumla yüzleşmek zorunda. Malesef ki bu durum size yaklaşık 1 saat kaybettiriyor, çünkü tüm uçağı neredeyse bu görüşmeye alıyorlar.

Sonrasında gümrükten çıktıktan sonra, hemen karşınızda ve solunuzda dolar bozdurabileceğiniz bankolar yer almakta. Buralardan para bozdurabilirsiniz, fikir vermesi açısından yazıyorum, burada doları 26.7 uah olarak bozdurduk fakat şehirde 27 uah idi bu değer. Çok büyük farklar yok fakat şehir daha karlı tabiki. Bu arada unutmadan bu değerler hep dolar üzerinden, isterseniz euro da bozdurabilirsiniz fakat Türk Lirası tercih etmeyin, genelde görüklerim sıkıntı yaşadılar hatta bozduramadılar.

Paramızı bozdurduktan sonra, zaten yamyam taksiciler orada bizi bekliyor ve taksi taksi diye yüzümüze bakıyor olacaklar. Bu arkadaşlar kapıyı 250 grivna’dan açıyorlar. Bunlara hiç yanaşmadan, biraz daha ilerleyip kapıdan çıktıktan sonra, yoldan geçen herhangi bir taksiciye sorarsanız, sizi 150 grivna’ya şehre götürmeyi kabul edecektir (aralık 2016 fiyatları). Ayrıca yaklaşık 50 kuruşa otobüsle de şehire gidebilirsiniz, hangi otobüslerin gittiğini hemen dolar bankosunun yanındaki Tourist Information’dan öğrenebilirsiniz. Şahsen otobüsle hiç uğraşmak istemedim ki zaten 150 grivna bile oldukça düşük bir rakamdı.





Lviv’de nerede kalınır?

Bizim tercihimiz Ibis Styles Hotel Lviv oldu. Şahsen oldukça memnun kaldım. Odalar geniş ve temiz, her türlü ihtiyacı karşılayacak cinstendi. Elimden geldiğince fiyatları uygun olursa yurtdışı gezilerimde öncelikle ev kiralamaya, eğer şehir çok güvenemediğim bir şehirse otelde kalmaya gayret ediyorum. Otellerde kaldığımda ise özellikle Ibis otellerini kullanmaya çalışıyorum, en azından zincir oteller olduğu için herhangi bir yanlış durumla karşılaşma olasılığınız olmuyor. Kahvalsıtına gelince, kontinental kahvaltının 2 tık üstündeydi diyebilirim. Fazlasıyla doyurucu ve kaliteliydi. Ayrıca otelin çalışanları da oldukça güleryüzlüydü. Aklınızda olsun, bu tip otellerde de dolarınızı bozdurup grivna’ya çevirebilirsiniz. Otel merkeze 5 dakikalık yürüme mesafesinde bulunuyor.

Lviv Gezilecek Yerler

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Lviv gerçekten muhteşem bir şehir, Kiev’i de görmüş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, Ukrayna’nın diğer şehirleri ile alakası olmayan, Ukrayna ‘da yalnız kalmış bir Avrupa Şehri aslında Lviv. Bu sebeple eğer Ukrayna’ya gitmek istiyorsanız, tercihinizi Lviv’den yana kullanmanızı tavsiye ederim.

Otelimizden ünlü meydana doğru yürürken ilk gözağrımız olan Bernadine Kilisesi’ni görüyoruz.

 

Rynok Meydanı, şehrin en önemli noktası denilebilir. Zaten Şehrin eski merkezi de Rynok Meydanı ve etrafında toplanmış durumda. Gezinize başlarken size tavsiyem, Rynok Meydanını merkez alarak, etrafındaki tüm sokakları yürüyerek gezmeniz. Zaten oldukça küçük bir şehir olduğu için rahatlıkla 2 günde tüm şehri yürüyerek bitirebilirsiniz.  Emin olun her köşesinde ayrı bir güzellik sizi karşılayacak.

Rynok Meydanı’nın 4 köşesini Diana, Neptün Amphitria ve Adonis heykelleri süslüyor, ve adeta kareyi tamamlıyorlar. Rynok’un ortasında ise her saat başı en üst orta pencereden borazan çalarak halkı selamlayan askerlerin olduğu belediye binası yer alıyor.

Belediye binasının en tepesine 20 grivna gibi cüzzi bir bedel ile çıkabiliyorsunuz. Oldukça yüksek sayıda merdiven çıkarak ulaştığınız tepe, size Lviv’in en güzel manzarasını vaad ediyor.

Meydanı meydan yapan en önemli yapılardan biri ise Latin Katedrali. Eski çağ barok,gotik mimarilerinin harmanıyla yapılmış olan bu kilise gerçekten oldukça güzel, içeride resim çekmek yasak olduğu için malesef resim çekemedik.

Boim Şapeli adı verilen ve şehrin en eski yapılarından biri olan (1609’da tamamlanmış) bu Şapel Hollanda mimari özelliklerini üstünde taşıyor. Üzerinde ise hemen hemen hiçbir yerde göremeyeceğiniz, Çarmıhıyla birlikte oturan İsa heykeli yer alıyor.

Meydanın diğer önemli sembolleri ve resimleri ile yazımıza devam ediyoruz

Black House

Bandinelli palace

King John Sobieski Palace

Lubomirski Palace

Sanıyorum Rynok için bu kadar tanıtım yeter, daha fazlasını gittiğinizde görüp fotorğraflarsınız diye tahmin ediyorum.

Hazır yorulmuşken, beni Lviv’de en çok etkileyen en çok sevdiğim ve hiç çıkmak istemediğim bir mekanda dinlenelim isterim. Ev yapımı Kiraz likörü ile meşhur olan “Drunk Cherry” adındaki, muhteşem ve ufacık bir mekanda Kiraz Likörünün içimine doyum gerçekten olmuyor. Lviv’deki çoğu mekanda olduğu gibi burası da oldukça konsept bir mekan. İri kiraz taneleri ile fıçılarda bekletilen kiraz likörlerini içtikçe içesiniz gelecek.

Biraz dinlendik ve susuzluğumuz giderdikten sonra, Lviv’in diğer görülmeye değer noktalarına doğru yola koyuluyoruz. İlk önce ikinci merkez noktamız olarak seçtiğim Opera Meydanı’na doğru yola çıkıyoruz.

Bu meydan biraz Lviv’in kuzey batısında kalıyor ve oldukça ferah ve güzel bir meydan.

Eğer saatler uyuyor ve vaktiniz var ise, bu güzel opera binasında çok uygun fiyatlara Opera şöleni yaşatabilirsiniz kendinize.

Opera Meydanı’ndan doğuya doğru, kiliselerin bolca bulunduğu bölgeye doğru ilerliyoruz.

İlk karşımıza gelen kilise 1500’lü yıllarda barok mimarisi ile yapılmış Ermeni Katedrali. Bu katedralde de tabiki bizim izlerimiz yok değil, şehir Osmanlılar tarafından kuşatıldıktan sonra Çan kulesi yıkılıyor ve 1900’lü yıllarda tekrardan aslına uygun olarak yapılıyor. Şahsen Lviv’de gördüğüm en etkileyici ve ambiyansı en güzel kiliselerden biriydi. İçeriye giriş ücretsiz fakat fotoğraf çekmek isterseniz ücretliydi, biz çaktırmadan çektik tabiki.

Bu kilisenin hemen yanında yer alan bir başka ünlü kilise ise Transfiguration Kilisesi. Aslına bakarsanız bu kilisenin neden bukadar ünlü olduğunu anlayamadım, zira diğer tüm kiliseler bu kiliseden çok daha güzel, sanırım bizim bilmediğimiz dinsel bir anlam taşıyor. Ama görmeden geçmedik.

Sanırım Kilise gezemekten biraz sıkıldınız, bu yüzden son kilisemi de sizlere tanıtıp, rotayı daha farklı güzergahlara çevireceğim.

Ukrayna’lılar dinlerine gerçekten oldukça bağlılar, kiliselerin önlerinden bile geçerken dua ediyorlar istavroz çıkartıyorlar.

Onlar için ünlü olan bir diğer kilise ise Dominican Church (Church Of Holy Communion). İlk yapıldığı zamanlarda Roman Katolik Kilisesi olarak hizmet veren bu kilise şimdilerde Yunan Katolik Kilisesi olarak varlığını sürdürüyor. 13.yy’ın başlarında kurulan bu kilise daha sonra yanıyor ve 1300’lü yılların sonlarında tekrardan sıfırdan inşa ediliyor. Kaderine karşı koyamayıp 1700’lü yıllarda tekrar yangına yenik düştükten sonra, 18.yy başlarında tekrardan inşa edilip son halini alıyor.

Bu Kilisenin içi gerçekten görülmeye değer, oldukça güzel ve tarihi biçimde dekore edilmiş.

Mert, Hep Katolik tanıttın, biraz da ortdakos kilise göster diyorsan, sizler için bonus kilisemi de gösteriyor ve rotamı değiştiriyorum.

Lviv’i tepeden görmek istiyorum, Rynok Kulesi’ndeki görüntü bana yetmedi diyorsanız, High Castle adı verilen yüksek noktaya çıkabilir ve Lviv’i daha da tepeden görebilirsiniz. Zira Rynok Meydanı’nda gördüğünüz manzaradan daha güzel bir manzara beklemeyin, boşuna çıkmış olacaksınız. Bence vakit kaybına değecek bir nokta değil bu sebeple, High Castle’a gitmenizi önermiyorum.

Şahsen az günüm olduğu ve müze gezerek kapalı alanlarda vakit kaybetmek istemediğim için müzelerin içlerine giremedim, fakat size adlarını ve dışarıdan çektiğim resimlerini aşağıda belirtiyorum, ki gitmek isterseniz rahatlıkla bulabilesiniz.

Arsenal Müzesi

Ecza Müzesi

Müze gezmedik dediysek, Lviv’in en önemli sembollerinden biri olan açık hava müzesi tadıdanki Lychakiv Mezarlığı‘nı mutlaka görmenizi öneriyorum. Önceden söylemeliyim ki bu mezarlığın içini tam anlamıyla gezmek 2-3 saatinizi alacaktır. Tabiki bizim okadar vaktimiz olmadığı için hızlı bir tur yapmış olsak da mutlaka görülmeye değer bir yer.

Buraya biz yürüyerek ulaşıp, taksi ile dönmeyi tercih ettik. Fakat şehirden giderken 50 grivna , dönerken 100 grivna gibi bir taksi ücreti oluyormuş.

Mezarlık şehrin en önde gelen ailelelerin mezarlarını barındırmakta. Emin olun sadece ağaç ve taşlardan oluşan bir yer değil adeta bir açıkhava müzesi, her mezar taşının ayrı bir sanatı ve ayrı bir görselliği bulunuyor. Bu sebeple mutlaka ve mutlaka Lviv’den buraya uğramadan ayrılmayın.

Şehrin tarihi merkezindeki gezilecek ana ve önemli noktalar bu şekilde. Bundan sonrası aslında size ve yaratıcılığınıza kalmış, çünkü oldukça renkli ara sokakları ve oldukça renkli binaları mevcut.

Unutmadan söylemeliyim ki, Lviv’de özellikle gidip alışveriş yapılması gereken iki tane mekan var, bunlardan birisi Lviv Chocolate Factory (Çikolata Fabrikası), Diğeri ise Coffee Factory (Kahve Fabrikası)

Lviv Çikolata Fabrikası’nda envai çeşit hediyelik ev yapımı çikolata bulabilirsiniz ve çok uygun fiyatlara alabilirsiniz. Ben şahsen 1 kiloluk külçe bir çikolatayı aldım ve hala bitiremedim.

Lviv Kahve Fabrikası’nda ise garsonlar Türk olduğunuzu anlayınca, size özel ukrayna kahvesini önerecekler, bence bunu içmeyin, bizim Türk kahvesinden hiçbir farkı yok, gittiğiniz yerlerde olabildiğince yöreye has değişik şeyler tatmaya çalışın. Çok güzel kremalı kahve menüleri var, mutlaka inceleyip siparişinizi ona göre verin. Bu arada mutlaka buradan çekme veya çekirdek kahve alın. Filtre kahveleri Avrupa’da bildiklerinizin aksine çok daha değişik.

Şimdi sıra geldi belki de en merak edilen bölümümüze, Lviv mekanları ve gece hayatı.

Yazımın başında da bahsettiğim gibi Lviv’deki hemen hemen tüm cafe ve restoranlar konsept. Gerçekten Türkiye’de görmeye alışık olmadığımız tarzda çok enteresan şekilde dizayn edilmiş olan bu mekanları gelin beraber inceleyelim.

Lviv’in En İyi Restoran ve Cafeleri

The First Lviv Grill Restaurant of Meat and Justice

Bu mekan Türkiye’de Günaydın, Nusret gibi restoran zincirlerinin eşdeğeri diyebilirim. Prime time bir zamanda gitmememize rağmen yaklaşık yarım saat sıra bekledik fakat gerçekten beklediğimize deydi. Oldukça salaş ve eski bir restoran ve yine Lviv’e yakışan konseptlikte bir mekan. 3 kişi 500 er gram bonfile – antrikot yedik, salata içecekler ve mezeler dahil toplam 98 TL ücret ödedik. Bu kalitede etleri Türkiyede yeseydik muhtemelen 4 yada 5 katı fazladan ücret öderdik… Mutlaka ve mutlaka burada bir öğle veya akşam yemeği yemenizi tavsiye ediyorum.

Gasova Lamba 

Gasova Lamba şehir merkezinde, Ermeni kilisesinin hemen karşısında bulunan çok katlı enfes bir mekan. Mekana girer girmez her tarafta gaz lambaları olduğunu göreceksiniz ve direkt olarak bir duman karşılayacak sizi. (Astımınız veya ciğer problemleriniz varsa girmeyiniz)

Mekanın katları oldukça basık, ama bir okadar da enteresan. Burada mutlaka çay yada kahve içmenizi öneriyorum, yemekleri pek başarılı değildi. Ayrıca hemen girişinde bir hediyelik eşya bölümü var, buradan da hatıralar satın alabilirsiniz. Fiyatları her yerde olduğu gibi çok uygun.

Çıkarken de bu amcayla fotoğraf çektirmeyi sakın unutmayın

Beer Theater 

Akşamları canlı müzik dinleyebileceğiniz, çok katlı geniş bir mekan. Genellikle çok kalabalık oluyor. Adı üstünde bira atolyesi, özellikle kendi yapımı biralarını içmenizi öneriyorum. Fiyatlar oldukça makul, hizmet ise oldukça kötü.

Mazoşist Cafe (Masoch Cafe)

Benim şahsen en keyif aldığım mekanların başında geliyor. İki kattan oluşan bu mekanın asıl eğlencesi aşağı katta. Aşağı kat biraz ufak olduğu için sıra beklemeniz gerekebilir. Üstte oturup çayınızı kahvenizi içerken bekleyebilirsiniz.

Mekanın konsepti giren herkesi kırbaçlıyorlar. Tabiki can yakacak şekilde değil, tatlı bir acı olacak şekilde.Fakat aşağıda bu işe gönüllü olan arkadaşların delice kırbaçlandığını, veya kız kıza gelmiş Ukraynalı’ların yarı çıplak soyunup üstlerine krema sürdürüp, sıcak mumu üstlerine döktüklerini de görürseniz şaşırmayın. Velhasıl mutlaka buraya uğrayın ve vakit geçirin.

Cafe Centaur

Genellikle yerel halkın bildiği, yer altındaki bu cafeye mutlaka gitmenizi öneririm, yer altı ambiyansları beni her zaman etkilemiştir. En azından bir kahve için buraya şans verin.

Kryivka (Криївка) 

Evet Sıra geldi Lviv’i Lviv  yapan en önemli noktalardan birine. Belki herkesin öve öve bitiremediği, en ilginç lviv mekanlarından biri burası. Öncelikle şunu söyleyeyim, bir binanın içinden tahta kapıyı tıklatıp şifreyi söyleyerek girebileceğiniz bu mekanın dışında herhangi bir levha yok, önceden yerini belirleyip kendiniz bulmanız gerekiyor. Kapıyı çaldıktan sonra kapıda bekleyen amca şifre soruyor, Herkesin Bildiğinin aksine, siz değil, amca “Slava Ukraine” diyor, sizin de karşılık olarak “Geroyam Slava” demeniz gerekiyor. Şifreyi söyleyip içeri girdikten sonra. Demir bir mataradan size shot ikram ediyor ve aşağı alıyor.

Mekan gerçekten inanılmaz konsept bir mekan, bizim fasıl ekibi tadında ekibin değişik şarkılar söylerek masa masa dolaştığı, savaş döneminden kalma bir çok gerçek eşyanın sergilendiği bir müze gibi aslında bir kafeden çok. Mutlaka mekanın tamamını gidip gezmenizi öneriyorum. Bu arada mekan akşamları oldukça dolu oluyor.

Mekanda içemenizi önereceğim en önemli içecek Uncle Yosymite  adı verilen efsanevi shot. Dibinde kiraz reçeli var, mutlaka tadın. Mekanın sigara içme bölümüne gittiğinizde bile sizi değişik konseptler karşılıyor. Buradaki merdivenlerden yukarı çıkarsanız, efsanevi Lviv manzarasını tekrar görebilir ve hatta büyük bir savaş silahının tepesine çıkıp fotoğraf çektirebilirsiniz.

Eğer isterseniz yine 1TL gibi bir bedelle, Putin Hedefli bir poligonda atış yapabiliyorsunuz.

Lviv Gece Hayatı ve En iyi Mekanlar





Sıra geldi Lviv’in gece hayatına. Lviv’in gece hayatı oldukça canlı, bir çok mekan var fakat Malesef üzülerek belirtmeliyim ki her yerde olduğu gibi burada da Türk erkekleri kendilerinden bıktırmışlar, bu sebeple erkek erkeğe gittiğiniz mekanlara dam sorulup giremezseniz şaşırmayın.

Fashion Club

Lviv’in en çok beğendiğim gece kulübü Fashion Club’dı. 2 kattan oluşan bu mekanda gündüz ve akşam saatlerinde yemek yiyebilir, nargile içebilirsiniz. Biz yemek de yemiştik 3 kişi tıka basa et yedikten sonra 100 TL gibi bir hesap ödemiştik.

Mekanın üst katında karaoke yapılıyor, Loca almak isterseniz kişi başı 1000 grivna ücret talep ediliyor.

Gece 23:00’den sonra club conseptine dönen alt katta ise masa kapatmanın bedeli asgari 4000 grivna, ekstra kişi için 1000 grivna ödeniyor. Mekana girişler 23:00’dan önce ücretsiz olup, o saatten sonra ayakta durmak için 100 grivna.

Oldukça kaliteli ve eğlenceli bir mekan, genelde Türkler alt katı tercih ediyor, biz yerel eğlenceyi yaşayabilmek için karaoke bölümünde bir locada oturduk ve oldukça eğlendik, Ukraynaca şarkılar eşliğiinde.

Rafinad Club

Kesinlikle gitmemenizi önereceğim bir mekan, girişte 200 grivna gibi bir bedel ödeyip, yerin 2 kat altında bulunan bu mekana gittiğimizde, ufacık bir dans pistinde, her yerde gezen ve kız tavlamaya çalışan Türk erkeklerinin olduğunu gördük ve 200 grivnamızın karşlılığında hak ettiğimiz içkiyi bile almadan oradan uzaklaştık.

Metro Club

Sanki Türkiye’den gelen Türkleri müze gezdirmeye götürür gibi herkes Metro Club’a yönlendiriyor. Eğer ben Türkiye’de yeterince Türk göremedim diyorsanız buyrun Metro Club’a da gidin, zaten işletmecisi de Türk, bol bol Türkçe konuşup kendinizi Türkiyede hissedersiniz. Tabiki Türkler geldiği için diğer mekanlara göre oldukça pahalı ve Ukrayna’lı kimse gitmiyor, gidenler ise eskort…

Zanzibar

Henüz Türkler tarafından keşfedilmemiş, lokal olarak kalabilmiş yegane mekanlardan biri, oldukça eğlenceli kimi zaman yerel kimi zaman popüler şarkılar çalıyor, fiyatlar yukarıda saydığım mekanlara göre oldukça cazip. En azından rahat bir ortamda eğlencenizi tamamlayabileceğinizden emin olabilirsiniz.

Picasso

Yine nispeten kendini kız tavlamaya çalışan Türk erkeklerinden koruyabilmiş bir mekan. Eğer daha uygun fiyata, gençlerin gittiği yerel bir eğlence istiyorsanız Picasso’yu da listenize alabilrsiniz.Taksiyle gidip gelmenizi tavsiye ederim.

Evet arakadaşlar, Lviv şehrini de sizlere gezip gördüğüm kadarıyla özetlemeye çalıştım, umarım verdiğim bilgiler işinize yarar ve size zaman kazandırır. Bildiğiniz üzere yurtdışında en önemli unsur zaman. Kısıtlı zamanınız olduğu için zamana karşı yarışıyor ve kısa zamanda en optimum geziyi yapmayı hedefliyorsunuz. Verdiğim öneriler bizzat kendi yaşadıklarımdır, bu sebeple gönül rahatlığıyla uygulayabilirsiniz. Şimdiden size iyi gezmeler diliyorum.

 

Bu Yazıyı Paylaş: Share on Facebook
Facebook
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin